Ana içeriğe atla

ATEŞ KARINCALARI ****ÇOK İLGİNÇ****

TEK TEK KARINCALARIN SUDAN AĞIR OLUP BATTIKLARI HALDE BİNLERCE KARINCANIN BİRARADA VE HİÇBİRİNİN BOĞULMADAN BİR SAL İNŞA ETMELERİ VE BU SAL YAPISI SAYESİNDE HAFTALARCA SU ÜSTÜNDE YAŞAYABİLMELERİ TAM BİR YARATILIŞ HARİKASIDIR. KARINCALARIN İNŞA ETTİKLERİ SALLAR TAM BİR FEDEKARLIK ÖRNEĞİDİR.

Karıncaların ne kadar çalışkan olduklarını, aralarındaki mükemmel dayanışmayı,  disiplinlerini, kusursuz yuvalar inşa ettikllerini hepimiz biliriz. Ama karıncaların insanların bilmediği onları hayran bırakacak apayrı özellikleri vardır. Bunlardan bir tanesi bir sel baskını sırasında suyun üzerinde hayatta kalabilmek ve kuru bir yer bulabilmek için mükemmel tasarlanmış bir sal inşa etmeleridir.

Dünyanın hemen hemen her yerinde yaşayan ve istilacı bir karınca türü olan ateş karıncaları sel baskına karşı çok etkili bir çözüm bulmuştur. Yuvaları suların altında kaldığı zaman  tüm koloni yani onbinlerce karınca, dağılmadan bir arada kalarak kendi vücütlarıyla bir sal oluşturuyor ve selde boğulmaktan kurtuluyorlar. Sal dalgalı suda sallana sallana yoluna devam ederken karıncaların neredeyse yarısı suyun altında, diğer yarısı da suyun üstünde bulunuyor. Öyle disiplin içinde çalışıyorlar ki, salı oluşturan karıncalar yerlerini sürekli değiştiriyor. Böylece hiçbir karınca uzun süre suyun altında kalmıyor. Her bir birey görevini kurallara uyarak özenle yerine getiriyor. Bu karıncalar ıslandıkları zaman vücutlarındaki ince kıllarla tuttukları küçük hava kabarcıkları sayesinde bir süre suyun altında kalabiliyor. Peki on binlerce karınca bunu nasıl yapabiliyor. Her karınca komşu karıncalarla kenetlenerek, birbirlerine yapışmış halde su geçirmeyen bir sal yapıyorlar. Dayanıklı olduğu kadar esnek de olan bu sal, on binlerce karıncanın mükemmel  dayanışması sayesinde su üstünde ilerleyebiliyor.

Georgia Teknoloji Enstitüsü'nden  Profesör David Hu ve çalışma arkadaşları ateş karıncalarının hayatlarını kurtarabilmek için nasıl birlikte çalışarak su geçirmez sallar  inşa ettiklerini incelemeye başladıklarıında salların köşe ve üst kısımlarında karıncaların herbirinin vücut ağırlıklarının yaklaşık 400 katında bir kuvvet ile birbirlerine tutunduklarını keşfettiler. Bu kuvvet 100 kg lık bir insan için, 40 ton yani 2 tır ya da 8 Afrika Fili ağırlığında bir kuvvet oluşması anlamına gelir.

Peki karıncalar bu salı nasıl inşa ediyorlar.
Karıncalar yuvalarına su girmeye başladığında hemen dışarı çıkıp salı oluşturmaya başlıyıp ve iki dakika içinde organize olarak  sal inşa etme tekniğine sahiptirler.  Tek tek karıncaların sudan ağır olup battıkları halde binlerce karıncanın bir arada  ve hiçbirinin boğulmadan yüzüyor olmasının açıklması ilk bakışta zordur. Karıncaların  kendilerini nefes alabilen ve suya dayanıklı  olan bir kumaş  türü gibi dokuyabiliyorlar. Karıncalar bağlandıkları diğer karıncaları iterek hava torbaları oluştururlar. Onbinlerce karıncanın birbiri itimesi sonucu ortaya çıkan hava torbaları sayesinde salın yüzde 75' in havadan meydana gelmesi sağlanır. Ayrıca su altındaki karıncaların birbirlerine sıkı sıkıya kentlenmeleri sayesinde suyun yukarı çıkması engellenir böylece hava boşluklarının oluşması sağlanır.  Bu sayede salın batması önlenmiş olur hem de karıncalara solunacak hava sağlanmış olur.  Karıncaların kendilerini dokuyabilmesi diğer karıncalarla aralarındaki çoklu bağlantılar sonucunda oluşuyor.

Peki bu bağlantılar nasıl meydana geliyor.

Karıncalar aralarında çok fazla bağlantı oluşturuyorlar. Ortalama olarak her karınca 5 diğer karınca ile aralarında bağlantılar kururlar.  Karıncaların 6 bacağı vardır. Fakat pencelerini, yapışkan tabanlarını ve cenelerini kullanarak her biri yaklaşık 14 oluşturur. Büyük karıncalarda bağlantıların  sayısı 21 çıkar. Yapılan aralştırmalarda sal'ı oluşturan karıncaların yüzde 99 kadarının bacakları komşularına bağlanmış durumdaydı. Bu bağlantıların meydana getirdiği güç sayesinde, güçlü akımlara rağmen sal parçalanmıyordu. Demek ki ne kadar çok kenetlenme noktası olursa, oluşan çekme gücü, yani ağırlıklarının  400 katı kadar olan güç, o kadar fazla noktaya dağılarak vücudun dayanma gücünü artttırmış oluyorlar.

Araştırmacılar daha küçük karıncaların, büyük karıncaların çevresindeki boşlukları doldurduklarını tespit ettiler. Bu sayede suyun içeri sızması önleniyor, salda zayıf nokta kalmaması sağlanıyor. Büyük ve küçük karıncalar paralel olmak yerine daha çok dikey yerleşiyorlardı. Bu salın koşullara göre genişleyip, daralarak uyum göstermesini sağlıyor. Bu da gösteriyor ki karıncalar aralarında birlik olarak çok büyük bir kuvvet ortaya çıkartıyorlar. Karıncalar yaşıyabilecekleri yeni yerler keşfedinceye kadar bu sal yapısı sayesinde haftarlarca hatta aylarca su üstünde yaşayabilir.

Bu tarzda etkileşim sonucunda suya dayanıklı batmaz bir sal meydana geliyor ve alttaki karınca bile hayatta kalabiliyor. Ayrıca  ateş karıncalar salda bir boşuk hissederlerse onlarca santimetre boyunda olsa bile oraya yüzlerce karıncadan oluşan bir köprü inşa ederek bir tamir mekanziması oluşturarak bu boşluğu kapatırlar.   Araştırmacıların kaydettikleri en büyük karınca salının  çapı 20 cm kadardır. Bu salda 12 bin kadar karınca olduğu tahmin edilmektedir. Diğer sallar biraz daha küçük de olsa hepsindeki karınca sayısı gene de binlerle ifade edilmekte.

Ayrıca araştırmacılar bir sal kolonisini değişik biçimlerde rahatsız verici eylemlerde bulunarak teste tabi tutmuşlardır. Tek karıncaları bir çubukla dürtüp ayırmaya çalıştıklarında  karınca cevresine daha kuvvetle sarılmakta ve kopmamak için direnmeye çalıştığını tespit etmiştir. Sala yukarıdan bastırıp suyun içine birkaç santim batırılma durumunda hava korumasının sürmekte olduğu baskı kalktığında salın yine yukarı çıktığı tespit edilmiştir.

Allah canlılar arasında Kendi yarattığı fedekarlığı, işbirliğini, aklı ve zekayı görmemiz için bize bu örnekleri göstermektedir.  Bu kadar küçük canlıların hatta yavruların bile bir araya gelip nasıl sal inşa edebileceklerini bilmeleri mümkün değildir. Ne kadar çok noktadan birbirlerine kenetlenirse o kadar yüksek kuvvet oluşabileceğinin bilgileri bu karıncalara ait değildir. Bu davranışları onlara ilham eden Allah'tır.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Babadan Oğluna HEDİYE

6 yaşındaki çocuk birgün babasına sorar; Çocuk; Baba 18 yaşıma girdiğimde bana ne hediye alacaksın? Baba; Daha çok var evladım, der (çocuk 17 yaşındadır) ve hastaneye kaldırılır. Doktor çocuğun kalbinde sorun oldugunu söyler. Çocuk babasına sorar. + Baba ben ölecekmiyim ? Adam ağlamaya başlar cevap veremez  . Çocuk iyileşip evine döndüğünde artık 18 yaşında gelmiştir. Eve geldiğinde yatağının üzerinde bir kağıt görür ve alıp okumaya başlar. Kağıtta şunlar yazılıdır... "Sevgili oğlum hatırlıyormusun , "Baba 18 yaşıma girdiğimde bana ne alacaksın." diye sormuştun. İşte hediyem bu sana, Artık Kalbim kalbinde atıyor. Sana Kalbimi verdim oğlum, iyiki doğdun ...

TÜRKİYE DE KİTAP OKUMA ORANI.

1.  Her sene japonların sahip olduğu oranla karşılaştırılan orandır. acıdır ki biz bu maçta hep yenilen taraftayız. 2.   Dergi okuma oranı % 4 Kitap okuma oranı % 4,5 Gazete okuma oranı % 22 Radyo dinleme oranı %25 Televizyon izleme oranı %94 Üzerinde düşünülmesi gereken daha doğrusu sanırım düşündürten bir tablo. 3.   Cahillikle ters orantılı olan orandır. 4.   Batı'ya gittikçe artar.  5.   Kitap okuma ile ilgili dünyada bir araştırma yapılsa, emin olun derece yaparız. 6.  Zannımca okumakla cahilliğin pek bi alakası yoktur....bizim okumuş yazarlarımız ve proflarımızın yaptıklarına bakınca dediğim anlaşılacaktır...batıya gidince oran artar ama batının halkları okuduğu için ileriye gitmiyor batı.. batının thank tank ları iyi çalıştığı için ileriye gidiyor ...ama yine de okumamanın mazereti olmaz... 7.   Çok yüksek bir orandır. eğer bu ülkedeki okur yazar oranı filistin'den hani şu savaştan başını kaldıramayan filistin'den az ise çıkan her sonuç yüksek sayılır.

Ümitsizlikten sonra nice ümitler, karanlıkların sonunda nice güneşler var."