Şüphesiz Osmanlı‘da Ramazan ayı bir başka yaşanıyordu. Hani hep derler ya "Nerde o eski Razamanlar….” Hakikaten de öyle, o eski Ramazanlar Osmanlı‘da fevkalade önemle yaşanıyordu.
İşte tüm yönleriyle unutulmaya yüz tutmuş daha doğrusu tamamen unutulmuş bir Osmanlı geleneği: Diş Kirası…. Ev kirası değil bu diş kirası !…
Osmanlı döneminde Ramazan aylarında dikkat edilen, uygulanan geleneklerden biri, bu gelenekte amaç, eve gelen misafiri iyi bir şekilde ağırlamak ve misafirin evden memnun ayrılmasını sağlamaktır.
Osmanlı döneminde zengin köşk veya konaklarda iftara davet edilen misafirlerin yanında fakir halk içinde sofralar hazırlanır, çat kapı gelen Allah misafiri geri çevrilmez, içeriye alınırdı. İftarın verildiği köşk veya konak ziyafet evi halini alırdı, iftar sofralarında deyim yerindeyse kuş sütü hariç her şey bulunurdu. Misafirler iftarını yapıp teraviye gitmek üzereyken hane sahibi tarafından kadife keseler içerisinde gümüş tabaklar, kehribar tesbihler, oltu taşlı ağızlıklar, gümüş yüzükler, misafirlere hediye edilirdi. Misafirlere verilen hediyelere diş kirası denirdi.
Fakir fukaraya ise hane sahibinin zenginliği ve cömertliğine bağlı olarak içinde gümüş akçe veya altın paralar bir kadife kese içerisinde diş kirası olarak verilirdi. Yemeğini bitirenler diş kiralarını aldıktan sonra “Kesenize bereket“, “Allah daha çok versin“, “Ziyade olsun” gibi dualarla konaktan ayrılırlardı.
“Diş kirası” denilen bu hediyenin zarif gerekçesi, davetlilerin o gece zahmet edip gelerek hane sahibinin sevap kazanmasına vesile olması olarak tanımlanabilir. Tabii işin aslı, bu vesile ile muhtaçlara yardımda bulunmak onları sevindirmektir.
"Ah o eski Ramazanlar" dediğimiz, Eski ramazanların tekrardan yaşanması için eski geleneklerimizi hatırlamalıyız, sahip çıkmalıyız...
Ramazan-ı Şerif aynın bütün İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi dileği ile.... Hayırlı Ramazanlar....
İşte tüm yönleriyle unutulmaya yüz tutmuş daha doğrusu tamamen unutulmuş bir Osmanlı geleneği: Diş Kirası…. Ev kirası değil bu diş kirası !…
Osmanlı döneminde Ramazan aylarında dikkat edilen, uygulanan geleneklerden biri, bu gelenekte amaç, eve gelen misafiri iyi bir şekilde ağırlamak ve misafirin evden memnun ayrılmasını sağlamaktır.
Osmanlı döneminde zengin köşk veya konaklarda iftara davet edilen misafirlerin yanında fakir halk içinde sofralar hazırlanır, çat kapı gelen Allah misafiri geri çevrilmez, içeriye alınırdı. İftarın verildiği köşk veya konak ziyafet evi halini alırdı, iftar sofralarında deyim yerindeyse kuş sütü hariç her şey bulunurdu. Misafirler iftarını yapıp teraviye gitmek üzereyken hane sahibi tarafından kadife keseler içerisinde gümüş tabaklar, kehribar tesbihler, oltu taşlı ağızlıklar, gümüş yüzükler, misafirlere hediye edilirdi. Misafirlere verilen hediyelere diş kirası denirdi.
Fakir fukaraya ise hane sahibinin zenginliği ve cömertliğine bağlı olarak içinde gümüş akçe veya altın paralar bir kadife kese içerisinde diş kirası olarak verilirdi. Yemeğini bitirenler diş kiralarını aldıktan sonra “Kesenize bereket“, “Allah daha çok versin“, “Ziyade olsun” gibi dualarla konaktan ayrılırlardı.
“Diş kirası” denilen bu hediyenin zarif gerekçesi, davetlilerin o gece zahmet edip gelerek hane sahibinin sevap kazanmasına vesile olması olarak tanımlanabilir. Tabii işin aslı, bu vesile ile muhtaçlara yardımda bulunmak onları sevindirmektir.
"Ah o eski Ramazanlar" dediğimiz, Eski ramazanların tekrardan yaşanması için eski geleneklerimizi hatırlamalıyız, sahip çıkmalıyız...
Ramazan-ı Şerif aynın bütün İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesi dileği ile.... Hayırlı Ramazanlar....
Yorumlar
Yorum Gönder