Ana içeriğe atla

GELECEĞİN FELÂKETİ: 'APATİK' GENÇLER

Hakikatten kopuk apatik yığınlar
Batı tarih tasavvurundan yola çıkarak söylersek, insanlık, hâlihazırda modern öncesi (premodern), modern ve modernite sonrası (postmodern) olmak üzere üç farklı tarihî evreyi paralel mekânlarda beraber yaşıyor.
Bugün modern öncesi şartlarda yaşayan dünya unutulmuş dünyadır. Bu coğrafyalarda fakirlik her şeye rengini vurmaktadır. Afrika’nın, Hint alt kıtasının önemli bölümü ve Latin Amerika’nın bazı bölgeleri moderniteye geçemedikleri için neredeyse yeryüzünün lanetlileri muamelesi görmektedirler.
Bu bölgelerde yaşayan insanlar modern dünyanın nimetlerinden de illetlerinden de önemli ölçüde uzaklar. Ama yok hükmündeler ve geleceğin inşasında hiçbir rolleri yok.
Dünyanın kahir ekseriyeti ideolojileriyle, pozitivist söylemleriyle, katı laik eğitim anlayışı ve araçlarıyla, ulus devlet yapılanmasıyla hâlâ modern dönemi idrak etmekte, postmodern döneme geçiş sürecinin sancılarını yaşamaktadırlar.
Postmodern dönem ise, daha çok ABD, Kanada, Batı Avrupa, Japonya gibi ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerin daha çok metropollerinde toplumun elit ve eğitimli orta kesim katmanlarında tebellür etmektedir.
Bu dönemler arasında dönemin karakterinin flulaştığı ara alanlar da mevcuttur. Bütün farklılıklarına rağmen bu dönemler arasında geçişler de yaşanmaktadır.Postmodern dönemin diğer dönemlere göre en belirgin vasfı ise,“dijital toplum” yapısıdır.
Gezi Parkı eylemlerinden sonra toplumun dikkatini duygusuz, kayıtsız, motivasyonsuz ve uyuşuk bir neslin yetişmekte olduğu çekti. Toplum bundan ürktü de denebilir. Apatik gençlik diyorlar bunlara. Bu bireysel olarak değil ama kitlesel varlığıyla postmodern döneme has bir olgudur.
Bir internet sitesinde “Apati”nin tanımı özetle şöyle yapılmış: “Apati gerçeğe ve çevredeki kişi ve nesnelere karşı temel bir kayıtsızlıktavrının bulunduğu duygusal-ruhsal durum. Her çeşit duruma karşı birduyarsızlık söz konusudur ve normal olarak duygusal bir katılımın beklendiği durumlarda bile herhangi bir katılım ve ilgi görülmez.”(http://www.tedavin.com/ruh-sagligi/14843-apati-nedir.html)
Çevrenizde, mahallenizde, üniversitenizde ve hatta evinizde bu semptomlara sahip gençlerin varlığı mutlaka dikkatlerinizi çekmiştir. Meselenin psikolojik yönünü uzmanları tartışsın, ama beni ilgilendiren toplumsal ciheti.
Hakikatlerden kopuk yetişen sanal dünyanın eseri apatik gençliğin eğer hakikatle alakası tesis edilemezse insanlığın geleceği tehdit altında demektir. Meselâ bu neslin empati yapma yeteneği çok zayıftır.En zalim insanlar empati duygusu zayıf insanlar arasından çıkar. Çünkü bunlarötekini anlamaya, hissettiklerini takdir etmeye muktedir değildirler.Bencildirler. Paylaşmayı pek bilmezler.
Doğayla ilişkileri zayıftır. Bir hayvan besleme ve onunla duygusal bağ kurma ve böylece vicdanını güçlendirme yerine dijital dünyanın oyunlarıyla oyalanmayı yeğlemektedirler. Asosyal dijital hayat fizikî manada onları toplumdan kopardığı gibi duygusal manada da koparmıştır.Gelenekleri yoktur. Gelenekli olmayan bir gelecek peşindedirler.
Kadın ve erkek arasındaki cinsiyet farklılıklarının korunması onların flu değerler dünyasında ebeveynlerinin dünyasında olduğu kadar önemli değildir. Her iki cinse de uygun diye tasarlanan, yani erkeği kadınlaştırarak kadını da erkekleştirerek varedilmek istenen üniseks trendlere meyyaldirler.
Kök değerlere yabancılaşan ve hakikatten ruhen kopan bu dijital neslin daha birçok vasfı vardır. Ama önemli olan toplumun ve karar mercilerinin bu gidişatı iyi okuyup önlemler almasıdır.

Yazar: Serdar Demirel

E mail: habervaktim.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Babadan Oğluna HEDİYE

6 yaşındaki çocuk birgün babasına sorar; Çocuk; Baba 18 yaşıma girdiğimde bana ne hediye alacaksın? Baba; Daha çok var evladım, der (çocuk 17 yaşındadır) ve hastaneye kaldırılır. Doktor çocuğun kalbinde sorun oldugunu söyler. Çocuk babasına sorar. + Baba ben ölecekmiyim ? Adam ağlamaya başlar cevap veremez  . Çocuk iyileşip evine döndüğünde artık 18 yaşında gelmiştir. Eve geldiğinde yatağının üzerinde bir kağıt görür ve alıp okumaya başlar. Kağıtta şunlar yazılıdır... "Sevgili oğlum hatırlıyormusun , "Baba 18 yaşıma girdiğimde bana ne alacaksın." diye sormuştun. İşte hediyem bu sana, Artık Kalbim kalbinde atıyor. Sana Kalbimi verdim oğlum, iyiki doğdun ...

TÜRKİYE DE KİTAP OKUMA ORANI.

1.  Her sene japonların sahip olduğu oranla karşılaştırılan orandır. acıdır ki biz bu maçta hep yenilen taraftayız. 2.   Dergi okuma oranı % 4 Kitap okuma oranı % 4,5 Gazete okuma oranı % 22 Radyo dinleme oranı %25 Televizyon izleme oranı %94 Üzerinde düşünülmesi gereken daha doğrusu sanırım düşündürten bir tablo. 3.   Cahillikle ters orantılı olan orandır. 4.   Batı'ya gittikçe artar.  5.   Kitap okuma ile ilgili dünyada bir araştırma yapılsa, emin olun derece yaparız. 6.  Zannımca okumakla cahilliğin pek bi alakası yoktur....bizim okumuş yazarlarımız ve proflarımızın yaptıklarına bakınca dediğim anlaşılacaktır...batıya gidince oran artar ama batının halkları okuduğu için ileriye gitmiyor batı.. batının thank tank ları iyi çalıştığı için ileriye gidiyor ...ama yine de okumamanın mazereti olmaz... 7.   Çok yüksek bir orandır. eğer bu ülkedeki okur yazar oranı filistin'den hani şu savaştan başını kaldıramayan filistin'den az ise çıkan her sonuç yüksek sayılır.

Ümitsizlikten sonra nice ümitler, karanlıkların sonunda nice güneşler var."